Deney-8: DÜZ AYNA ÜRETİMİ

14 Aralık 2009 Pazartesi
Hafta sonu, yeni başlayan haftanın ara projesi göz kırpmaya başlamıştı ki bir heyecan ile "Düz ayna üretmenin yolunu keşfetmiş olabilir miyim?" iletisini yazdım...:)

Sonra peşini bırakmadım tabi ve 6gen ile alakalı sezinlediğim bir şeyler olduğunu şu aşağıdaki başlıkta farkettim. (-bknz. Neden altıgen alet?)

Şimdi 3. saat aşındırmadayım ve daha önce bahsettiğim ortadaki aşınmayan bölgenin çapı yaklaşık 66 mm. ve küçülmeye devam ediyor. Ayrıca hatırlatmalıyım ortası daha önceden bir deodorant şişesi ile çukurlaştırıldı...:)



Merakla sonunu bekliyor ve pek endişelenmiyorum. Çünkü ne yaparsam yapayım ayna tümsekleşmeme eğiliminde. Biraz diğer tarafa eğilimi yok değil hani. Ancak bu üstesinden gelinesi bir durum.

Elbette işin en önemli kısmı ve sonucu gösterecek tarafı olan ölçme işi daha büyük bir sorun. Ancak bunu, tümsekleşmeme eğilimi olan yöntem ve uygulamada sorun olarak değil süreç olarak görmekteyim. Çünkü ayna üstte ve altta uyumlu (düz kalacak şekilde) ve zahmetli hareketlerle yapıldığında da tümsekleşmeden uzaklaşma var. Aslında bu daha çok gidip gelme diyelim ve gidip geldikçe aynayı inceltme ve parlatma. Eğer tecrübeliyseniz durmanız gereken yeri bilir ve daha ötesine geçmezsiniz...

Peki tecrübeli değilseniz ne olacak?

İşte aynanın tümsekleşme eğilimi göstermeyecek bir şekilde aşındırılabilirse ve inceltilip cilalanabilirse, o zaman düz ayna üretme konusunda sağlam bir temele tutunmuş olursunuz. Tabi tek başında yeterli olmayabilir ve yine kombine hareketler gerekebilir. Hedef daha kolay ve mükemmel düz ayna üretmek. Başarılı olunursa bir teleskop A'dan Z'ye Türkiye'de üretilebilir olacak.

Bu arada sagitta ölçülerinde gittiğim yöntemi arz edeyim:

En son hogging'de güncellemeye gittim. 120 gritte iken en fazla eaşınma olacağını düşünerek kamburlaşmayı ölçtüğümde 300 mikron buldum. Bu yüzden ayna üzerindeki sagittayı biraz arttırdım ve 1200 grite kadar inceletmesini yaptım. Şu an 330 mikron ve ~1 metre odağı olan bir küçük ayna, büyük ayna ortasında...:)

Şimdi ise ince aşındırmaya devam ediyorum. Zannedersem yüzey uyumu sağlandığında ayna düz ve ortadaki çap 0 olacak ama her grit değişiminde aynayı incelemeliyim. Çünkü 30 mikronluk bir fark ama bunu önemsemiyorum çünkü neticede ne olur bilmiyor. Öyle ya, aşındırma ivmesi duruma göre değişebiliyor. Bu arada her şey ölçüm değil biraz da görsel vidyoya yer vereceğim. Profilden ve biraz açılı aynı yüzeyini göstermeye çalışacağım.

NEDEN ALTIGEN ALET?

Fotoğrafta, altıgen parçalardan oluşan bir aletin ayna üzerinde bıraktığı izler görülmektedir. Resim fotoğrafın tersi ve kırpılmış halidir.

Ayna yetmedi bir de başımıza alet sorunsalı çıkardı diyecekler...:)

Ne derlerse desinler ama düz kenarları olan altıgen yüzey bir aynayı içbükey haline getiremiyor. Zannedersem bunun nedeni izlerden açıkça belli oluyor. Bu neticeyi ikincil ayna olarak kullandığımız diyagonal kesim ayna için kullanabiliriz!

Aşağıdaki vidyoda profilden ayna izlenenilir...

Düz ayna üretmenin yolunu keşfetmiş olabilir miyim?

13 Aralık 2009 Pazar
Farzedelim elimizdeki, çok fazla (~1,5 mm s.) içbükey haline gelmiş aletle sadece merkezi çok az çukurlaştırılmış (hogging) aynayı, alet üste (TOT) çalışıyorsunuz! Yani iki içbükey yüzey...

Yüzey uyumu oturumu (SCS) sırasında aletin en çok (MAX) ve sadece kenarları ile aynanın uygulanan harekete göre merkezindeki küçük bir bölümü hariç tamamı biraz (MIN) aşınırken, SCS sonlarına doğru gittikçe ayna merkezine temas etmeyen dairenin çapı küçülür.

Yüzey uyumu sağlandığında da ayna çok az (1/6 s.), alet en fazla (1/3 s.) aşınırken temas etmeyen yüzey kalmaz. SCS sonrası cilalama oturumuna geçilir. Uygun zaman ise merkezdeki aşınmayan bölge nokta halini aldıktan (pat diye olmuyor, ileride açıklayacağım) hemen sonraki andır.

Kuramsal olarak durum bu çünkü denedim ve gördüm. Ama hala deneyerek netleşmesi gereken taraflar var. Mesala hangi sagitta değeriyle başlanmalı veya bunun bir önemi var mı? Cilalama sırasında düzleşen ayna tekrar çukurlaşır mı veya bunun olmaması için TOT&MOT uygun oranlarda çalışılmalı mı?

Denemeye gerek olmayan taraf ise alışık olduğumuz kaba ve ince aşındırma süreçleri! Burada grid değişimini, ayna merkezinde azalan ve aşınmayan bölgenin küçülme ivmesi belirliyor. Ama kuramsal açıdan çap küçüldükçe ivme artsa da uygulamada grid değerleri büyüdükçe aşınmayan bölgenin çapının küçülme hızı aynı kalıyor. Hatta daha yavaş çünkü temas yüzeyi artıyor.

SİLİKON LAP HAZIRLAMA

12 Aralık 2009 Cumartesi
Farklı şeyler yapmayı hep sevdiğimden bu egomu tatmin etmek için bu sefer de silikon bir kalıp üzerine silikon döktüm...:)

Düşünüyorumda, kimin aklına gelir bu fikirler! Hatta dünyada silikon kalıp olarak çıkarılmış bir şeye silikon döken belki de hiç yoktur diye de düşünüyorum!

Aslında aşağıda fotoğraflarını gördüğünüz olayın mantığı o kadar basit ki. Çünkü silikonu biraz daha tanımak ve seryum ile nasıl anlaştığını daha iyi görmek istiyordum. Hazır elimde mikro kanalları da olan ATY 2009'dan kalma kalıp olunca bunu kolayca yapabileceğimi farkettim.

Veee yaptım...:)





Yaptım da bir halt mı oldu sanki! Yooo, kalıbın tersini çıkarmak dışında çok büyük bir sonuç elde edemedim. Çünkü cilalamaya katkısı olmadığını gördüm. Bunun bir çok sebebi olabilir. Konuyu ATM Türk'e açtım ve deneme sonrası görüşlerim ile beraber tartışmaya açtım. İlerleyen günlerde bu konuda ayrıntılı bir şeyler yazmaya çalışacağım.

Ne olursa olsun bence denenmedik şeyler kalmamalı. Çünkü hiç umadığımız bir yerden faydalı bir şey çıkabilir. Neticede bu iş sonunda (yaklaşık 6 saat cilalamaya rağmen) parlamanın emaresine rastlamadım. Aksine belki de ayna yüzeyinde biçimlendirme sırasında soğuk terler dökmeme neden olabilecek hasarlar meydan getirmiş olabilirim.


6 saat cilalama sonunda seryum bulamacına bürünmüş puroce...:)

18.Gün: CİLALAMA (Seryum Oksit ile 60 dk.)

Aslında aşağıda fotoğrafı görülen denemeyi de tasnif dışı olarak nitelendirmeliydim. Ancak ilk cilalama denemesi olduğundan ve 5. evreye geçmenin anlamına binaen böyle bir başlık altında paylaşmayı uygun gördüm.



Fotoğrafta yabancı cisim bildiğimiz silikon bir kalıp. Önceki denemelerimde içine cam batırdığım özel bir kalıp bu. Aslında amacı dışından kullandım. Çünkü amacı ortasında görülen delikten balmumu akıtmaktı ve bunun altındaki altıgen cam şeklindeki boşluğa dolmasıydı. Fakat kalıptan çıkan malzeme biraz küçük çıktığı (tavanı yerçekmi etkisiyle sarktığı) için kullanmadım!

N'apalım, bu denemeye kısmetmiş. Üstelik içine cam yerleştirebildiğim (diğer taraftaki bölmeden) için silikon yüzeyin esnekliğini azaltabiliyorum. O yüzden uygun bir deneme olabileceğini düşündüm. Ancak fazla uygulamadığımdan mıdır bilemiyorum pek bir cilalama etkisi göremedim...:)

17.Gün: İNCE AŞINDIRMA (1200 grit ile 90 dk.)

11 Aralık 2009 Cuma
Bugün biraz tembellik yaptım ve topu topu 1,5 saat çalıştım...

Aslında haksız da sayılmam çünkü bu grit ile çalışmak daha zor. Ayna ile alet birbirine yapışıyor...:)

Gerçi artık bu grit ile çalışmaya gerek yok gibi görünüyor. Cam yüzeyi ışığı çok iyi geçiriyor. Zannedersem artık cilalamaya geçebilirim. Aslında bir sürü çizik çıktığı için içimden yine geri dönmek geçiyor. Hem de daha geriye ama bir cilalama denemesi yapmalıyım.

Ancak bir sorun var!

Elimde cilalama yapabileceğim ve "lap" olarak tabir edilen kanallı yapıyı oluşturabilecek optik reçine yok. Sadece bir kaç kalıp ve de bir fikrim var.




Bugün ilk defa silikon bir kalıp üzerine silikon döktüm. İlginç bir fikir değil mi? İşin esprisi zıttını çıkarmak!

Ayrıntılar yarın...

16.Gün: İNCE AŞINDIRMA (1200 grit ile 180 dk.)

10 Aralık 2009 Perşembe
Bir hafta arada sonra günlüğüme ve takipçilerime MERHABA...:)

Malumunuz 1200 grite geçince çizikler çıkıyor. Öyle de oldu ve bu durum her titiz insan gibi beni de deli etti! O yüzden bir ara verdim. Daha doğrusu aralıklı tasnif dışı çalışmalar yaptım. Çünkü 500 grite tekrar geri döndüm ve radikal bir karar aldım!

Evet aldığım karar 1200 grit ile devam etmekti. Sanırım bunu bir süre daha yapmalıyım. Çünkü henüz parlamayan yerler görmekteyim. Parlamaya ilk olarak kenarlar başladı ve sanki hafif tozlu bir cam görünümü vardı. Üstelik artık kuruyken de ışığı yansıtabiliyor...

Özetle; 500 grit -> 1200 grit yolculuğu iyi netice verdi ve ince rahatsız edici çizikler tarih oldu. Böylece bir grit atlayarak 1200 grite geçiş yapılabileceğini de öğrenmiş oldum.

Şimdi aklımda farklı cilalama yöntemleri denemek var!

TASNİF DIŞI OTURUMLAR

4 Aralık 2009 Cuma
Aşağıdaki fotoğraf bir ayna aşındırma oturumundan değil yapılmak üzere olan bir çiğ köfte ziyafetinden. Bir kısmını buzdolabında muhafaza ediyoruz ve haftasonu tüm dostları bekleriz efenim...:)



Bu sefer gerçekten çok yoruldum! Fotograftan anlaşılmıyor mu...:)

Ama çok başka ayrıntılar daha var. Çünkü bu gece ayna aşındırması ile de uğraştım. Aslında bütün gün "Tasnif Dışı" oturumlar yapıyorum. Bir ara 30 dk. Seryum Oksit (Ce2O3) denerken tekrar 800 grite döndüm! Biliyorum, 1200 grit ile devam etmeliydim ama çiziklerden ve bir takım endişelerden dolayı devam etmedim.

Şimdi ise 500 grit ile devam etme kararı aldım. Çünkü 800 griti hiç beğenmedim! Duruma göre 1200 grit ve Seryum Oksit karışımı ile devam ettikten sonra Seryum Oksit ile cilalamaya geçeceğim inşaallah.

15.Gün: İNCE AŞINDIRMA (800 grit ile 120 dk.)

Aşağıda gecenin gök lambası (ay ışığı) altında 15 gündür (aslında 3 ay + 3 hafta) emek verdiğim ayna gözükmektedir. Henüz ince aşındırmada olduğum için ışığı çok yansıtmıyor. Ama cilalama aşamasına geçtiğimde harika neticeler elde edebilirim...:)



Gecenin bu ilerleyen saatinde çok fazla yorgunum. O yüzden günün getirdiklerini de fazla uzatamam...

Bugün küçük bir tereddütten sonra üzerinde "800 grit WAO 12 micron" yazan paket ile devam ettim. Süre olarak da iki saat belirledim çünkü:

Hiç hesapta olmaya çukurlar gördüm ama henüz uzun çizikler görünmüyor. Ancak kuvvetle ihtimal sonraki gritte bekliyorum...:)

Çukurlar nerden geldi bilmiyorum. O yüzden süreyi uzatarak ikiye katlamaya karar verdim.

14.Gün: İNCE AŞINDIRMA (500 grit ile 90 dk.)

2 Aralık 2009 Çarşamba
Bugün 500 grite geçtim, yarın da 800'ü düşünüyorum...:)

Ancak sagitta veya odak uzaklığı değişeceğini artık pek sanmıyorum. Ne yazık ki hedefimin gerisinde kaldım ama 1,5 cm.'lik sagitta hiç de fena sayılmaz.

Odak uzaklığından şu sıralar çok emin değilim çünkü bugün ölçmedim. Ama 1,7 metre civarında olduğunu tahmin ediyorum. Bu benim neredeyse boyum kadar. Elbette odak uzaklığının büyük olması iyi bir şey. Ama bu bir Newton tipi teleskop olacağından, uzunluğu belki boyumu bile geçebilir!

13.Gün: İNCE AŞINDIRMA (320 grit ile 120 dk.)

1 Aralık 2009 Salı
Gece dayanamadım, yakın zamanda sonuç alabilmek için yatağımdan kalktığım gibi biraz daha çalıştım! Artık rüyalarıma giriyor desem yeridir...:)

Sabah güneş doğduğunda odak noktasını (F) ölçtüm ve şaşırtıcı derecede 1,65 metre buldum. İki saatte bu kadar çok değişiklik olduğunu zannetmiyorum. Ama 5 cm. ölçüm hatası desek bile 7 cm. fazla gibi geldi.

Sonra dayanamadım yapmayacağım şeyi yaptım; komparatör saatini koyarak sagittayı ölçtüm ve 1,5 mm.'ye yakın bir değer çıktı ki bu taş çatlasa 1,85 metre yapar. Belki de yanlış ölçmüştüm ya da küresellikte bir sorun var. N'apalım, en kötü tekrar 120 gritten başlarım çünkü sorun çıkması durumdan biraz başa dönmeyi göze aldım...:)



Aslında sorun çıkma ihtimali o kadar yüksek ki! Bakınız büyük grit olma ihtimali olan bir parçayı (dikkat aslında çok küçük) üç camın köşelerinin kesiştiği yerde buldum. Sonra çıkardım ama ne olduğunu tespit edemeden kaybettim. İşte o siyah parça (-bknz. aşağıdaki fotoğraf) cam yüzeyinde kaysaydı düzeltilemez bir çiziğe neden olabilirdi!


12.Gün: İNCE AŞINDIRMA (320 grit ile 60 dk.)

30 Kasım 2009 Pazartesi
Bugün Kurban Bayramı'nın ve ayın son günü, haftanın ise ilk günü. Hedeflerimin gerisindeyim ama acele etmemeliyim...

En sonunda beyaz renkli gritlere geçtim. Öğlen sıkı bir temizlik ve alet pahlamasından sonra 320'ye 32 mikron silikon oksite başladım. Artık ölçümleri fiziksel değil de optik yollar ile yapıyorum. Yaklaşık 1 saatlik aşındırma neticesinde ~1,77 metre odak noktası (F) ölçtüm.




Böylece 'ilk ham ışığı'mı da görmüş oldum! Evet, ayna ıslakken güneşe tuttum, önce 7 tane altıgen şekil gördüm. Bu beni, adeta büyüledi. Sonra ışığı yansıttığım duvara yaklaştım ve durduğum yeri işaretledim.

Bu gerçekten muazzam bir deneyimdi!

11.Gün: KABA AŞINDIRMA (220 grit ile 30 dk.)

29 Kasım 2009 Pazar
Erken mi emin değilim ama yarın 320 grite geçiyorum. Bu ince aşındırma demek...

Bugün 1,51 mm. sagittaya aşağıdaki (önceki ileti) gibi bir küresel eğriyle geçtim. Bunu koruyabilmek için ince aşındırma semalarında gezmek mantıklı bir karar gibi görünüyor. Ancak 320 grit de etkili bir aşındırıcı olabilir...

KÜRESELLİK FARKI EĞRİLERİ

Aşağıda, Sx72 (Seri 1) ve Sx36 (Seri 2) küresellik farklarından oluşturulan bir grafik bulunmaktadır:



Görüdüğü gibi zamanla fark küçülüyor ve bazen farklı bir hareket yaptığımda da artıyor. Zannedersem bu farkları istediğim noktaya getirmeyi başardım. Özellikle 9. ölçümdeki (11.gün/24.oturum) 0 noktasına doğru meyillenme bunu gösteriyor.

Eğer 3 numaralı ölçüme (8.gün/18.oturum) bakarsanız, her iki ölçüm noktasının 40-50 mikron arasında kesiştiğini göreceksiniz. Ancak düzgün bir küresellikte Sx36 noktasındaki değişim, Sx72 noktasındaki değişimin (~20 mikron) iki katı kadar. Aslında Sx72, küçük bir aralıkta seyrettiği için küresellikte tutmak daha zor gibi görünse de asıl zor olan Sx36! Zaten az miktar grit ile merkezi daha çok aşındırarak Sx72'yi sabit tutabiliyorum.

10.Gün: KABA AŞINDIRMA (220 grit ile 120 dk.)

28 Kasım 2009 Cumartesi
Bugün büyük bir sevinçle 220 grite geçtim...:)

Ancak, sonradan ölçüm sonuçlarını görünce (yakında toplu olara paylaşacağım çünkü telefonda olmuyor) beni endişelendirdi.

Özetle iki saat sonunda 1,49 mm.'ye geldim. Hedeflenen sagittaya neredeyse 0,1 mm. var. Bu grit de gerçekten çok etkili!

Acaba 320 girite geçsem mi?

9.Gün: KABA AŞINDIRMA (120 grit ile 60 dk.)

27 Kasım 2009 Cuma
Artık hissediyorum, 120 gritin suyu ısındı ve 220 grite geçmem gerekiyor...:)

Son defa biraz daha çalıştım ve 1,41 mm. sagittaya ulaştım. Ancak sorunlar var, şöyle ki: Sx36 noktası güzel bir değerde 1,22 mm. ve yaklaşık +18 mikron kadar küresel eğriden sapma var. Ama Sx72'de en son +40 mikrondu şimdi -31,3 mikron...

Eyvahlar olsun derken ilk eksimi (firemi) vermiş oldum. Bu durumda Sx36 bölgesini çok geçmeden merkeze çalışmam gerekecek. Artık 220 grite geçtiğim için bundan sonraki oturumlarda böyle kontrolsüz bir sapma beklemiyorum. Sonuçta hedefimden çok uzakta değilim ha artı, ha eksi!

Hatta şu an Sx72 noktasındaki sapma 8 birim daha düzeltilmiş durumda. Geriye kaldık 32 birim ki oralara fazla aşındırma tozu dökmez ve sık sık temizlik yaparsam sanırım ortası derinleştikçe o da normale gelecek. Ancak şimdi baktımda sagitta 1,47 mm. olana kadar orada en ufak değişiklik olmaması gerekiyormuş...:(

8.Gün: KABA AŞINDIRMA (120 grit ile 45 dk.)

26 Kasım 2009 Perşembe
Bir sonraki mihenk taşıma (ölçüm aralığıma) -10 mikron farkla ulaştım. Üstelik sadece toplamı 45 dk. tutan iki oturumla...

İlkinde 120 grit ile 10 dk. çalışarak 30 mikron gibi bir aşındırma sağladım. İkinci oturum sonunda da ölçüm değerleri şu şekilde çıktı:

Sagitta: 1,34 mm.
Sx36: 1,14 mm.
Sx72: 0,65 mm.

Hata payları ise +40 ila +45 mikron arasında. Bu gayet iyi bir netice. Artık yavaş yavaş grit küçültsem diye düşünüyorum...:)

KÜRESELLİK EĞRİ CETVELİ

25 Kasım 2009 Çarşamba
Maşallah, trigonometri cetveli diyenler olacaktır...:)

Ancak bu gerekli çünkü küçük bir alet ile ayna aşındırdığım için yüzey, her zaman eşit miktarda aşınmayabiliyor. Her ne kadar rasgele hareketler ile uyumu arttırmaya çalışsam da genelde çukurluğun süratle arttığı durumlarda 100 mikrona kadar fazlalıklar ölçülebiliyor. Örneğin hali hazırda, aşağıda çekilmiş fotoğrafta görülen iki ölçümde bu açıkça belli olmaktadır:


Sayısal (HTML) sürümü için buraya tıklayınız...

Aslında şu ana kadar sadece iki ölçüm yaptım. Sanki hata payı (161,4 -> 99,4 mikrona) düşmüş gibi görünse de ikincisini 120 grite ait olduğu için daha doğru ölçüm anlamına geliyor. Dolayısıyla asıl bundan sonraki ölçümler çok önemli olacak ve ince aşındırmaya geçtiğimde artık geri dönüşü olmayacak. Aslında geri dönüş her zaman var ama en az 120 grit ile yeni baştan başlayarak bu mümkün; üstelik tüm ince aşındırma ve cilalama için harcanan emeklerin boşuna gitmesi pahasına...

Dip Not: Çizelge aşağıdaki denklemlerden faydalanılarak çıkarılmıştır. Ölçüler mm. birimi esasına göre hesaplanmıştır. Ayrıca (-bknz. Denklemler)




Kaynak: http://liutaiomottola.com/formulae/sag.htm

7.Gün: KABA AŞINDIRMA (120 grit ile 90 dk.)

24 Kasım 2009 Salı
Bugün 120 grite geçtim ve yarımşar saatlik 3 oturum çalıştım. Aslında hedefim 3 saat çalışmaktı ancak vaktimin büyük bir kısmını küresellik eğimini takip edebilmek için çizelge hazırlamak için harcadım: (-bknz. Küresellik Eğri Cetveli)

Ayrıca tahmin ettiğim gibi yavaş bir aşınma süreci oldu! Üstelik 3. yeni alete geçmek zorunda kaldım. Bu tümsek bir ATY 2009 aleti idi ve benim son kozumdu...:)

Buna rağmen 1,25 mm.'e gelmekte zorlandım. Aslında ilk oturum verimli sayılırdı. Çünkü 120 grit ile yarım saat çalışmak beni 1,14 mm.'ye taşıdı. Bu ölçüde bir aşındırıcı için normal ama ikinci oturum tami hezimet: 1,18 mikron! Son oturuma bakılırsa artık her gün en fazla 100 mikron aşınacağını tahmin edebilirsiniz. Çok mu yavaş, hızlanmalı mıyım?

6.Gün: KABA AŞINDIRMA (80 grit ile 30 dk.)

22 Kasım 2009 Pazar
Veee 1 mm...:)

Bu kayda değer bir gelişme ama odak uzaklığı hala boyumu aşıyor! Tam 2,6 metre...

Ancak önemli olan doğru bir küresellik elde etmek. O yüzden aşağıdaki fotoğraflardan görüleceği üzere fazladan 2 ölçüm daha yaptım. Üsttekiler, dış çap (206 mm.) ve merkez sagitta; alttakilerden soldaki tam çap (144 mm.) ve son fotoğraf A parçasının başladığı çap (72 mm.)




Sağlamasını almak için Sx denklemini (-bknz. Denklemler) uygularsa:

Ölçülen/Hesaplanan:
Sx72 = 350 / 511 mikron
Sx36 = 800 / 878 mikron

Aradaki farklardan anlaşılacağı üzere Sx72'de (tam çap) 161 mikronluk fark var. Yani biraz daha fazla aşınması gerekiyor. Merkeze yakın bir diğer ölçüm noktası Sx36'da ise 78 mikronluk fark görünüyor. Bu nokta küresellik eğrisinden çok uzak olmaması gerekiyor. Bu yüzden 50-70 mikron arası ölçüm hatası normal kabül edilebilir. Dolayısıyla tam çapda 100 mikronluk bir düzeltme öngörülebilir. Bir sonraki grit de, ölçüm hataları (çukurluk çapları) daha küçük olacağından ölçüm sonuçları daha doğru çıkacaktır.

Özetle, ileride gerekecek olan düzeltme hareketlerine sonraki oturumlardan (örneğin 1,25 mm. sagittadan itibaren) başlamayı düşünüyorum. Bu konuda küreselliği gösteren bir çizelge ve görsel hazırlamalıyım...

5.Gün: KABA AŞINDIRMA (80 grit ile 120 dk.)

19 Kasım 2009 Perşembe
Bugünlerde proje hakkında biri dizi kararlar alıyorum. Çünkü eskiden yaptığım planlı ve sıralı denemelerdi ama şimdi sürpriz şeyler çıkıyor. Artık gittiği yere kadar devam ettirme kararlılığımı sürdüreceğim. Bu arada yarın günlüğümü (weBlog) açalı tam 3 ay olacak...

Şu an sagitta 0,93 mm. ve farklı bir küçük alet ile çalıştım. Çünkü artık diğeri derinliği arttırma yönünde bana bir fayda sağlamıyordu. Çok küçük değişiklikler oldu ama boşuna 30 dakikamı harcadım. Sonra aleti değiştirdim ve yarım saatlik 3 oturumda sırayla 0,73 - 0,83 ve 0,93 mm. derinlik kazandım. Sayılar iyi denk gelmiş değil mi...:)

İlginçtir, önceki alet tıpkı zıplayan bir topun alçalması gibi sönümlü etkiye sahipti! Çünkü ortası süratle aşınarak (-bknz. aşağıdaki fotoğraf) temas yüzeyi kenarlara doğru kaydı...



Her oturumda aşınma diski yaklaşık 1 cm. genişliyordu. Bu iyi bir şey çünkü yüzeyin küresel bir yapı üzerine uyumlu olmasını sağlıyor.

KÜÇÜK BİR ARA, KARAR VERME...

18 Kasım 2009 Çarşamba
Hastayım ve bugün 3. mü, 4. mü işte öyle bir gündür hastaydım. Bazı net olmayan konularda da karar verip o şekilde yoluma devam etmeliyim. Elbette sağlım ön planda ve o olmadan hiç bir karar uygulanamaz.

İlk kararım şu küçük alet (-bknz. aşağıda soldaki fotoğraf) ile devam mı etmeliyim, yoksa büyük alet (-bknz. aşağıda sağdaki fotoğraf) ile mi?



ATM Türk'e sordum ve henüz cevap gelmedi. Ama küçük ile devam etme yolunda önsezi ve tespitlerim var. Çünkü fotoğrafta görüldüğü gibi, küçük alet artık merkezi değil birazda ilerisini aşındırma eğiliminde. Büyük ise daha da ilerisini. Aslında bu seçeneği yapmak istememin sebebi; büyük aynaya geçmekte geç davranırsam ayna ile uyumlu olması için çok kenar aşınması gerçekleşmesi...

4.Gün: KABA AŞINDIRMA (80 grit ile 90 dk.)

16 Kasım 2009 Pazartesi
ÖNEMLİ AÇIKLAMA: Devam etmeden bu açıklamayı yapmalıyım. Aslında 4. günde falan değilim ve ara sıra belirttiğim gibi yaklaşık 3 aylık bir zaman geçti. Elbette bu sürenin uzaması sıkıntıya neden olsa da acele edip daha büyük aksiliklerin altında ezilmek istemiyordum. Özetle, projenin 4. Evre'si ve 4. Gün'ündeyim...:)

Sonunda aşındırmaya başladım ve an itabiriyle 0,6 mm. sagittaya ulaştım. Aslında bir de bu günün 0 noktası var ki bu önceki gündü. O gün gerçekten 0'dı! Gerçi 1 saat uğraştım ve ancak 0,09 mm. yani 100 mikron dahi aşındıramadım. Çünkü sebebini bilmediğim ama tanımlayamadığım bir sorun vardı. Şüphelendiğim bu sorunu şimdi tanımlamak için erken. Ama ilerleyen dönemlerde bunu açıklayacağım.




Yukarıda aynanın son halini görmektesiniz ve bunu az önce çektiğim aşağıdaki fotoğrafta sergilediğim (maşallah) "ATY 2009 Hatırası" alet ile yaptım. Bu alet tümsek bir cam çünkü ATY 2009 Çalıştayı aynasını aşındırmak için kullanmıştım ve yaklaşık bir buçuk mm.'lik bir tümsek vardı. Düşündüm ki (aslında bu sabah uyanmadan evvel yatakta hasta bir şekilde yatıyorken) tümsek bir cam aynananın orta noktasını deli gibi aşındırır herhalde dedim. Bilemiyorum 1 saatte 0,25 mm. hızlı mı sizce? Bence öyle çünkü ben çok yavaş ayna biçimlendirenlerdenim! Çalıştayda da herkes 1 mm.'leri görüyorken ben saatlerce 0,25'i geçememiştim..:)


ALÇI KALIPLAMA TAMAM

14 Kasım 2009 Cumartesi




Deneysel 6genAyna Projesi'nde çok önemli bir evreye geçmek üzereyim.Yani 4. evre olan aşındırma safhası. Yukarıdaki fotoğraflar, kalıptan henüz yeni çıkmış ve kaba temizliği yapılmış halidir. Sonraki paylaştığım fotoğraflarda temiz halini görebilirsiniz. Lütfen biraz sabır...:)

3.Evre: CAM PARÇALARINI YAPIŞTIRMAK

12 Kasım 2009 Perşembe
Uzun bir aradan sonra Merhaba...

Az önce kılavuz bir cam (5 mm.) ile 7 parçayı birbirine yapıştırdım. Yapıştırıcı olarak Bally kullandım. Aslında bu hiç iyi bir fikir değil. Çünkü camı çok iyi yapıştırıyor! Isıtsanızda, dondursanızda birbirinde ayrılmıyor. Şimdi fikrimi değiştirmek için 1-2 saat vaktim var. Ondan sonra geri dönüş yok. Zannedersem büyük bir kumar oynadım...:)

Yaklaşık 3 aydır ince eleyip çift dokuyordum. Ama artık bir basamak ileriye geçmek istiyorum. Hadi camı istediğim gibi aşındırdım ve Ronchi testi 10 numara diyelim. Eğer camları birbirinden zarar vermeden ayıramazsam bu sefer kötü çuvallamış olacağım!

Aklıma tek gelen tiner içinde 1 gün bekletmek. Çünkü yapıştırıcıyı bütün bir yüzeye değil de 6 çubuktan oluşan bir yıldız şeklinde sürdüm. Bazıları birleşir gibi oldu ama Bally değmeyen yerler var. Sanırım Tiner buradan sızacak ve Bally'nin dağılmasını sağlayacak. İşin riskli kısmı bunu denememiş olmam. Artık sıkıldım ve biraz da risk almak istiyorum. Aslında başka alternatifim de kalmadı; hem sağlam yapıştıracak hem de istediğim zaman ayırabileceğim...

Dip Not: Fotoğrafları daha sonra ekleyeceğim...

Deney-7: Asitle Cam Yapıştırma !!!

15 Ekim 2009 Perşembe
Dün başladığım ve bugün test ettiğim ilginç bir deney yaptım: Hidroflorik asitle (HFL) iki camı yapıştırdım! Neden böyle ters bir olay yaptığımı merak ederseniz hemen söyleyeyim...:)

Kalın cam üretmek için...

Malumunuz teleskopların çapları arttıkça kalınlıklarının da artması gerekiyor. Çünkü cam esneyebilen bir malzeme ve optik hassasiyetler göz önüne alındığında esnekliğin kabüledilebilir seviyede kalması için kalınlığın 1/6 olması gerekiyor. Mesela 114 mm. çap için 19 mm. kalınlığında cam ideal ölçüler. Ancak Türkiye'de bu ölçüden daha büyüğü üretilmiyor. Bu yüzden ithal cam tedarik etmek gerekiyor. İtalya'dan 25 mm. bulabiliyoruz ve eğer zorlarsak bir camcıya göre ABD'den 30 mm. temin edilebiliyor. Ama 1/6 ölçüyü hesaba katarsanız bizim ideal ölçülerde 180 mm. çapındaki teleskop üretmememiz gerekir!

Geriye iki alternatif kalıyor: Ya borosilikat katklılı (Borcam veya Pyrex) cam dökeceksiniz ya da bunları füzyon veya başka yöntemle birleştireceksiniz. Elbette lamine camlar veya iki cam arasında yapıştırıcı malzeme ile yapılan kompozit malzemeler de işimizi görmüyor. Çünkü farklı genleşme ve büzülme katsayıları var. (-bknz. en altta çizelge)

Peki, asit camı eritirken çözünen soda-kireç malzeme iki camı istediğimiz özelliklerde yapıştırabilir mi? Evet ben bunu denedim ve 12 saat güneşte kuruyan cam 10 defa yarım metre yükseklikten bırakarak ayrılmadığını gördüm. Ancak bu ilk testti ve dondurup (büzülmesini sağlayıp) genleştirmeliydim.




Yukarıdaki fotoğraf, dün deneyini yaptığım 10 mm. iki cam parçasının asitle ile yapışmış ve -5 santigrat dereceye soğutulmuş halidir. Dikkat ederseniz cam üzerinde donmuş nemi (buz parçalarını) görebilirsiniz. Ben bunu buzluktan çıkardığımda her zaman ki çapraz hareketi uygulayarak çıkarmaya çalıştıysam da ayıramadım.

Elbette deneyin bu aşaması da yöntemin doğruluğunu kanıtlamıyor. Çünkü iki düz cam arasında olan bir miktar su (hatta hava bile) yapışma etkisi görünmekte. Ne yazık ki bunlar çok kısa süreli yapışmalar. Su dondurulduğunda genleşeceği için iki cam kolaylıkla ayrılır. Üstelik bir buzu nemli elinizle tuttuğunuzda parmaklarınıza yapıştığını da yaşamışsınızdır. O halde ben bunu en az +100 santigrat dereceye ısıtarak denemeliydim. Elbette ocak görüntülerinden farkedeceğiniz üzere bunu da denedim...:)






Sol alt köşedeki fotoğrafta kenarlarda bir nem görülmekte. Aslında ısıtmadan evvel cam zarar görmemesi için oda sıcaklığına gelmesini bekledim ve çevresinde nemli hiç bir yer yoktu. Muhtemelen asit içerisindeki su iki cam arasında hala muhafaza ediliyor olmalı. Bunu ısındıkça aşağıdaki fotoğrafta belirgin olan değişmeyi karşılaştırarak kanıtlamış oldum:




Bu yüzden hala sıvının vakum etkisi yaparak yapıştığını söyleyebiliriz. O yüzden çok güvenilir bir yöntem olduğunu düşünmüyorum. Çünkü iki cam arasında sadece asitin erittiği cam malzemesi kalmalı. Aksi taktirde istenmeyen durumlar oluşabilir.

Yukarıda ifade edilen deney çok tehlikeli değildir. Kurallara uyulduğunda cam parçalanmıyor ve asit insanı öldürmüyor. Ancak gözlük ve maske kullanım zorunluluğunun olduğunu unutmayın. Ayrıca deneyin güvenilirliği ilk seferden dolayı kanıtlanmadığını ve tekrarlanması gerektiğini belirtmeliyim. Deney bildirgesinde ifade edilenleri siz de deneyerek yorumda bulunursanız sevinirim. Belki benden daha çok deneyen sonuçları/bildirgeleri çıkabilir.

Bir sonraki deneyde asitin daha çok buharlaşmasını bekledikten sonra ve güneş ile kurutmak yerine ısıtarak kaynaştırmayı düşünüyorum. En iyi sonucu elde etmek için başka yöntemler denenebilir.

Bir iyi, bir kötü haber!

10 Ekim 2009 Cumartesi
Geri döndüm...

En sonunda internetim bağlandı çünkü MODEM'im bozulmuştu. Geçen ayın 22'sinden beri, bir gün dışında (o da eski şirketimdeki bir arıza ile ilgilenirken) hiç internete giremedim. Neredeyse 3 hafta olmuş! Maceramın bir kısmını eleştirel dozda şuradaki günlüğüme yazdım. Lütfen okuyun çünkü hem kısa hem de eleştiride haklıyım ama dozu kaçırmadım...:)

Asıl kötü haber bu değil çünkü yeni bir ADSL firması ile birlikte MODEM'im de oldu. Ama kötü habere geçmeden önce iyi haberi vereyim. İstanbul Teknik Üniversitesi bünyesindeki Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Uzay Mühendisliği Bölümü tarafından Türkiye'de üretilen ilk uydu olan "İTÜpSAT1" uzaydaki yörüngesine yerleşti. Bunu ilk olarak ATM Türk'deki 7298. ileti de nakleden, çalıştayda tanıştığım Emre Koyuncu sayesinde gördüm ve çok mutlu oldu. Şurada arkadaşım Cengiz Kaya benden önce günlüğüne taşımış ve buradan daha ayrıntı bilgi alınabilir...



Yukarıda verdiğim bağlantıda basında yer alan gazete küpürleri ve yine çalıştayda tanıdığım Melahat Cihan fotoğrafları dikkat çekiyor. Emeği geçen herkesi kutlarım. Bu arada Serenay Uslu (TB9YDC)'nun uydudan gelen sinyalleri yakalama gayretinden dolayı da tebrik ederim...

Aslında bir gün kendi imkanlarımız ile roket fırlatıp uzaya bile gidebilsek ne iyi olurdu. Tabi coğrafi ve ekonomik konjonktür bunun mantıksız olduğunu söylüyor ama milliyetçi yapım buna bir tokat gibi hayır diyesi geliyor. Düşünsenize uydunun fırlatıldığı rokette başkalarının uyduları da var. Böylece masraflar bölüştürülüyor.

Ama her şeye rağmen bu küp uydular çok şirin. İlk olarak iki sene evvel CeBiT'deki bir seminerde bilgi sahibi olmuştum. Bu gelişmeler geçen zaman dilimi hesaba katıldığında küçük adımlar gibi olsa da tıpkı Neil Armstrong'un Apollo 11 görevinde, ay yüzeyine ilk adımını atarken söylediği gibi: "Benim için küçük ama insanlık için büyük bir adım!"

Gelelim kötü habere...

Aslında iyi de denilebilir çünkü benim için büyük ama başkaları için önemsiz olan bir adım da atmama vesile oldu; en sonunda aylardır uğraştığım projenin ilk meyvesini verdi:



Bu sabah 6gen 7 parçayı yaklaşık 8" bir daire içine alçıladım. Ama geçen gün parçaları scanner ile taradığımda birçok kusurunu (daha sonra nakledeceğim) gördüm. O yüzden bir sonraki evre olan aşındırma aşamasına geçmek için alçılama olayını erkene aldım. Tabi işin sonucunda atölyedeki tezgah battı...:)



Bir kötü haber daha!

Aşındırma için kullanacağım camım perşembe günü balkonda bir iş ile uğraşıyorken masadan düşüp kırıldı. Ama dün verdiğim siparişi bugün teslim aldım ve artık alçının kuruması haricinde (1 gün yeter herhalde) sonraki evreye geçmemem için pek bir sebep kalmadı. Bir bakıma camın kırılması iyi oldu çünkü çapı 200 mm. kestirmiştim. Yeni kestirdiğim 225 mm. ve tam yukarıdaki fotoğrafta görülen yapının çapında. Kalınlığı ise 25 mm. civarında.

Yarın bir vidyo ile icraata geçeceğim inşaallah...

SİLİKON YASTIK HAZIRLAMA

19 Eylül 2009 Cumartesi
Aslında bu projenin bir aşaması; aynı zamanda da RTV-2 silikonu tanıma macerası...:)

Evet, başta boza kıvamında bir silikon hazırladım. Ancak çok fazla hızlandırıcı dökmüş olmalıyım. Çünkü zorlukla kalıba döktüm. Kısa sürelerde içeriği ağdalaşmaya başladı...



İlk olarak muntazaman yastık (silicon tampon) kesmek için gırtlak boruya ihtiyacım vardı. Bunu evdeki eski bir çamaşır makinasından kolayca elde edebiliyorsunuz. İlginçtir, boruyu kestiğim boylardaki parçaların birleştirilmesiyle üretmişler. Ek yerleri görüldüğü için zorlanmadan parçalara ayırabiliyorsunuz. Aynı kolaylık silikonu keserken ve kalıptan çıkartırken de olur inşaallah.


Henüz RTV-2 silikonu tanımadığım için kalıptan dışarı sızıp sızmayacanı bilmiyordum. O yüzden akrilik bir mastik kullanmaya karar verdim. Hem hızlı kuruyor, hem silikon gibi yapıştırıcı özelliği olduğu için bir taşla bir kaç kuş vurmuş gibi görünüyor. Ancak silikonun öyle kolay sızan bir kıvamı yoktu. Hatta henüz hızlandırıcıyı dökmediğim halde çok kıvamlıydı.



İşte sürprizler olsa da ölçüsüz iş olmuyor. Karıştırma kabında gördüğünüz işareti üç defa boru hacmi kadar su doldurarak ölçtüm. Elbette yoğunlukları farklı ama fındık kadar bir miktar dışında artan olmadı. Çünkü tedbiren biraz fazla koydum. Zaten kaba bulaşan bir miktarı zayi oluyor!



Veeee hafif taşsa da kalıp dökümü sonrası durum aşağıda görüldüğü bir hal aldı:



Yine tedbir olsun diye biri küçük 4 tane lastik kullandım. Ancak zavallılar gömülü verdiler! Neyse ki silikonu bir bütün olarak kullanmayacağım için kalbının başı ve sonu sorun teşkil etmiyor.




ŞİMDİ 24 SAAT BEKLEMEDEYİZ...

YENİ BİR AŞINDIRMA SÜRECİ

15 Eylül 2009 Salı
Merhaba,

Geçen hafta ATY 2009'da yaptığım aynamı yeniden aşındırmaya başladım. Aslında bunu yapmamalıydım çünkü üzerindeki her bir çiziğin ve kenarındaki minik çatlağın bir anısı var. Ancak önemli olan bu hobiyi öğrenmekti ve ben öğrendiklerimi tazelemeliydim. Çünkü projenin bir sonraki evresine geçmeden evvel elimi aşındırma sürecine alıştırmam iyi olacak. Ama bu sefer farklı şeyler oluyor...

Öncelikle hedefim fazla uzatmadan ve sagittayı derinleştirmeden kısa bir şekilde ince aşındırma yapıp hafta içi cilalamaya geçmekti. Ancak zaten benim 1,8 metre odak uzaklığına sahip bir Maksutov teleskopum vardı ve bana yüksek büyütmeden çok hızlı (ışığı fazla toplayan) bir teleskop lazımdı. Öyleyse aynamı yeniden kaplamadan daha çok derinleştirebilirdim. Seçtiğim sagitta çapın yüzde biri: 1,54 mm. ve f : 6,25 oldu.

Bu arada aynı süreçten geçmemeye karar verdim!

Aşındırma sırasında yüzey şekillerini gözmerceği ile inceleyip hangi hareketin etkili olduğunu, bir sonraki grit'e geçme zamanını ve aşınma hızlarını gözlemleyebilirdim. Öyle de yapmaya başladım ve ilginç bir şey (gözlemledim) öğrendim! Ayna yüzeyinde iki türlü çatlak meydana geliyormuş:



Evet, ben bunları 220 grit'e geçtiğim sırada gözlemliyorum ve halen aynı grit'deyim. Belki yarın 320 grit'e geçeceğim. Çünkü bir önceki grit'e ait çatlakların sayısı zamanla azalmakta. Bu durum rahatlıkla görülmekte. Önce A'lar azalmaya başladı ve artık hiç yoklar diyebilirim. Şimdi ise B'lerin çapları küçülmeye başladı.

Aslında A ve B'ler muhtemelen hala çok fazla var. Ama bunlar şu an ki 220 grit'e ait olduğu için çok fazla ayırt edemiyorum. Oysa 220 grit'e yeni geçtiğimde çukur olmayan ama belli ki çatlamış büyük lekeler vardı. Tabi büyük dediğime bakmayın her biri 0.2 mm.'nin altında şeyler. Zaten B'ler çıplak gözle bile görülebiliyor. Çünkü koptuğu yüzeyde parlak bir çukurluk oluşturuyor ve ışık yeterliyse çoğunlukla puslu ve beyaz renkli olan yüzeye göre adeta ben buradayım diye göz kırpıyorlar.

Başar Titiz bana, SSD'lerden yani yüzey altı çatlaklardan bahsetmişti. Bilmiyorum bu çatlaklar A'lar mı? Çünkü bunlar henüz çukurlaşmamış cama ait olan kısımlar. Zannediyorum ki bir süre sonra A'lar B olmakta. Tespitlerime göre ayırt edilebilen B'ler hiç kalmadığında bir sonraki grit'e geçmek akıllıca olacak.

Şu an 3 saattir 220 grit ile çalışıyorum ve önceki grit'e ait B'ler artık bir iki deste kadar ve yakında elle sayılabilecek hale geleceklerini düşünüyorum. İşte o zaman 320 grit için atelye içi temizlik operasyonuna geçeceğim.

Sevgiler, saygılar...

Deney-6: YENİ BİR ÖLÇME TEKNİĞİ

10 Eylül 2009 Perşembe
Evet, sanırım bu yeni bir deney ama söz artık son...:)

Artık icraata gelmeliyim çünkü elimdeki malzemeyi ve denklemleri yeterince tanıdım. Geçen gün yaptığım deney kılıklı deneme (-bknz. aşağıdaki İKİNCİ BÖLÜM) beni çok etkiledi ve devam ettim.

Aşağıdaki vidyodan anlaşılacağı üzere, webcam devresi üzerindeki yazılar tam odağa geldiğinde okunur oluyorlar. Biraz düşündüğümde ve esnemeyen bir ip ile bu mesafeyi ölçtüğümde odak uzaklığını mükemmel bir şekilde ölçebileceğimi farkettim...

BİRİNCİ BÖLÜM:

Deneye ek olarak ihtiyacım olan sadece bir ip ve bunu sararak ölçmeme yarayacak bir boruydu. İpi aynayı tutan pimlere takarak tam ayna hizasından (3 kere) düğümledim. İpin diğer ucunu da webcam devresini tutan vida deliklerinden birinden geçirdim. Böylece devre aynaya yaklaştığında arkasından tuttuğum ip boyunca ilerleyecekti...

Veee görüntü ekranda netleştiğinde görüntü almayı kesip parmağımla tuttuğum noktaya yine üç düğüm atarak yerini işaretledim. Ama burada önemli bir sorun vardı! O da ölçümü mükemmele yakın yapsam bile ipin uzunluğunu en hassas nasıl ölçebilirdim? Aklıma önceki deneyde kullandığım boru geldi ve çapını ölçtüğümde çok uygun (~10 cm.) olduğunu gördüm. Sonra ne mi yaptım, sardım tabii ki:


Sardım ve saydım, toplamda 22 sipir buldum. Tabii doğru bir ölçüm için sipirler arasındaki mesafeyi sıfırlamalıydım. Ayrıca tam tur olarak varsaydığım son sipirden iki düğüm arasındaki mesafeyi çıkarmalıydım. Sonuçta saydığım 22 sipirin hepsi tam tur değildir:


Ölçüm Sonuçları:
r = 3,18/2 = 1,59 cm.
Ç = 2 . π . 15,9 = 99,902 mm.
Fark: 1,1 cm.
Sipir: ~22 adet
Çevresi: ~ 10 cm.

Artık her şey Pi sayısının marifetine kalıyordu ki sipir farkını çıkardıktan sonra geriye iki tane matematiksel işlem yapma zahmetini daha doğrusu zevkini bana bırakıyordu.

RoC = 22 . 10 - 1,1 = 2189 mm.

Hemen sağlamasını Sagita Calculator ile yaptığımızda (bu arada D: 154 mm.), çalıştayda hedeflenen 1,29 mm. sagitta değerini bulamıyoruz!

Neden! Evet, neden?

Bu sorunun cevabını henüz bilmiyorum. Keza Uğur İKİZLER bu konuda ATM Türk'ün 7068. iletisinde arada oluşan hesaplama farkını gündeme getirmişti. Ancak bir türlü tatmin edici bir cevap bulamamıştık. Ölçüm veya denklem hataları dedik ama yeterli görmedik. Benim aklıma aynayı parabol hale getirince oluşan bir odak kayması (-bknz. 7122. ileti) geldi. Ama 7214. iletide de farklı ayrıntılar Enes TINKILINÇ sayesinde açığa çıktı.

Sanırım bu olanları anlayabilmem için daha 10 fırın ekmek yemeliyim...:)

İKİNCİ BÖLÜM:

Bir teleskop aynasının tam karşısına geçip RoC (-bknz. Radius of Curvature) mesafesine daha önce söktüğüm CCD'yi (-bknz. Logitech QuickCAM Pro 9000 Parçalama) koyup üzerindeki LED'den çıkan ışığın (aynı zamanda aydınlanan devrenin görüntüsü) aynadan yansıyarak CCD üzerine düşmesi. Bunu aşağıdaki vidyoda izleyebilirsiniz:


Bu vidyoki güneş değildir...:)

Şimdi de şöyle diyebilisiniz: "Salih senin derdin ne ki böyle bir şey yaptın?"

Cevabı basit denemek için. Aslında ATM Türk'ün 7229. iletimin ikinci bölümünde bunu denemek istediğimi işaret ederek olası nedenleri sıraladım. Ama henüz sonuç kaydettiğimi düşünmüyorum. Ancak şunları unutmadan söylemeliyim:
  1. Odak dışında aynanın hayalet bir görüntüsü CCD'ye yansıyor,
  2. Odaktan uzaklaşıldıkça bu görüntü büyüyor ve
  3. Aynaya çok yaklaşınca yüzeyindeki en ufak ayrıntıyı görebiliyoruz...
Belki ileride bu bir deney olabilir. Çünkü projeninin son aşamasında uygulanması gerekecek. İkincil ayna yerine bir CCD koymayı ve tamamen bilgisayar ile denetlenen bir teleskop olmasını hedefliyorum.

Dip Not: Vidyodaki nokta şeklinde sabit gölgeler CCD üzerine yapışmış tozlardır.

GÜNCELLEME

9 Eylül 2009 Çarşamba
Merhaba,

Bugün iyi bir şey yaptım! Elime yeni geçen grid'leri bilimsel ve objektif bir şekilde yakın incelemeye aldım. Yeni bir kayıt açmak yerine benzer bir deneysel çalışmaya kaynak (ek) yapmayı tercih ettim ve bunu bildiriyorum...

Deney-1: http://6genayna.blogspot.com/2009/08/deney-asindiricilari-tanima.html


Lütfen takip ederek yorumlarınızı eksik etmeyin. Güncellemeleri artık bu şekilde haber vermeyeceğim. Ama Twitter'ı takip edebilirsiniz...:)

Sevgiler, saygılar...